Uzman Gözüyle Mart 2021 Yazımız


Peki otizm nedir ve otizmde görülen davranışlar nasıldır biraz da buradan bakalım o halde . Otizm genellikle ilk üç yaşta başlayan ve yaşam boyu süren, kişinin etrafı ile sözel ve sözel olmayan şekilde uygun bir ilişki kuramaması şeklinde ifade edilebilen gelişimsel bir bozukluktur. Nedeni tam olarak bilinememekle birlikte, sebep olabilecek çok fazla faktörle beraber genetik olduğu düşünülmektedir. • Başkalarıyla göz teması kurmuyorsa, • İsmini söylediğinizde bakmıyorsa, • Söyleneni işitmiyor gibi davranıyorsa, • Parmağıyla istediği şeyi göstermiyorsa, • Oyuncaklarla oyuncağın işlevine uygun oynamayı bilmiyorsa, • Akranlarının oynadığı oyunlara ilgi göstermiyorsa, • Bazı sözleri tekrar tekrar ve ilişkisiz ortamlarda söylüyorsa, • Konuşmada akranlarının gerisinde kalmışsa, • Sallanmak, çırpınmak gibi garip hareketleri varsa, • Aşırı hareketli, hep kendi bildiğince davranıyorsa, • Gözleri bir şeye takılıp kalıyorsa, • Bazı eşyaları döndürmek, sıraya dizmek gibi sıra dışı hareketler yapıyorsa, • Günlük yaşamındaki düzen değişikliklerine aşırı tepki veriyorsa, • Normal öğrenme metodlarını kabul etmek istemiyorsa, • Bazı objelere çok fazla bağlanıyorsa, • Yapılan ima ya da espriye tepkisiz kalıyorsa, • Sarılma öpme gibi fiziksel temastan hoşlanmıyorsa |
|
Buraya kadar yazdıklarım otizmle karşılaşmanın en kolay kısmıydı aslında. Aileler için bundan sonrası oldukça ağır ve yaralayıcı başlayan bir süreç. Öyle ya; anne karnında teşhis edilmediğine göre, hemen hemen hiç bir ailenin özel gereksinimi olan bir bebeğe sahip olmak gibi bir beklentisi de olmaz. Hamilelik sürecinde iken ne umutlarımız olmuştur, doğmamış çocuklarımıza dair. Onlar hayata merhaba demeden biz mesleklerini bile seçeriz. “Benim kızım ya da oğlum büyüyünce doktor olacak” ya da farklı bir şeyler işte. Ama hep toplum tarafından beğenilen, tercih edilen meslekleri yakıştırırız
ve bir gün olmaması ihtimalini bile konduramayız.
Teşhis konulana kadar bir türlü de konduramaz aileler. Konuşması geciktiğinde aileden geç konuşan
birilerine benzetilir. Çevreye ilgisi yok ise, o zaman da “cool benim çocuğum kimseye pas vermez”
denir. Teşhis aşamasından sonra, aileler tarafından ret etme süreci yaşanır. Kabul süreci ise, ne
kadar erken olur ise çocuklarımıza o derece faydalı olabiliriz. Yani kabul ettiğimizde hayat da
bize artık seçenekler ve çözümler sunmaya başlar. Tabi ki bu saydıklarım tüm aileler için geçerli
olmamakla beraber, birçok ailenin teşhisten sonra yaşadıkları duygular aynıdır.
Teşhis konulduktan sonra ailenin hızla toparlanması ve en uygun şekilde eğitime başlaması gereklidir. Yaşamın ilk üç yılı öğrenme, konuşma, bilişsel, duygusal, sosyal gelişim açısından çok kritiktir. Çünkü bu dönemde çocuk çok hızlı gelişir ve temel beceriler için çocuk gelişiminde çok çok değerli bir dönemdir. 0-3 yaş erken müdahale dönemindeki çocukların öğrenme kapasiteleri daha geniş olmakla beraber, eğitime verdikleri karşılık da daha hızlı olmaktadır .
Erken tanı ve doğru bir eğitim yöntemi ile yoğun olarak eğitim alan çocukların yaklaşık yüzde
ellisinde otizmin belirtileri kontrol altına alınabilmekte, gelişim sağlanabilmekte, büyük ilerleme
kaydedilmekte ve hatta az olmakla birlikte bu otizmli çocukların ergenlik yaşına geldiklerinde
diğer arkadaşlarından farkı kalmayabilmektedir. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de görülme
sıklığı artmış olan otizm her 54 çocuktan birinde görülmektedir.
Uygun bir özel eğitim, eğitime destek olarak aile içerisinde eğitimin sürekli yaşam tarzı olarak
benimsenmesi ve aile çevresinde olan büyükanne, büyükbabalar, yakın akrabalar ve hatta yakın
dostların ailelere destek vermeleri de çok önemlidir.
Kendi adıma umuyorum ki; toplum olarak desteklenmeye ihtiyaç duyan, kabul ve sevgi gören, ancak bu geniş çerçevede sosyalleşmesi ile gelişmesi de mümkün olan çocuklarımızı sadece 2 Nisan Dünya Otizm Farkındalık Günü’nde değil; karşılaştığımız da da fark ederiz. Rastladığımız çocuk parklarında çocuklarımızı yanlarından uzaklaştırmaz, sesine sinirlenmez, dolmuşta veya otobüste gördüğümüzde “rahat durmuyorsa binmeyin otobüse” diyerek dışlamaz otizmli bireyleri ve aileleri için biraz daha empati kurarak aslında onların da bunları isteyerek yapmadıklarını, sadece kabul görmenin
bile onları çok mutlu edeceğini hatırlarız.
Aysun CENGİZ
(Pedegog Çoc.Gel ve Eğitimcisi)
Hem çocuk gelişimi ve eğitim uzmanı, hem de otizmli evlada sahip bir annenin dilinden; otizmi her yönüyle tanıtan, bilgilendiren, sade, öz ve çok
yararlı bir anlatım olmuş.
Teşekkürler Aysun Cengiz
Teşekkürler EÇED
Hem çocuk gelişim uzmanı ve eğitimci hem de otizmli bir evlada sahip annenin dilinden, otizmi her yönüyle anlatan çok yalın, bilgilendirici ve yararlı bir anlatım olmuş.
Teşekkürler Aysun Cengiz
Teşekkürler EÇED